Tarihsel süreçte, insanın önüne gelen hemen her kullanım nesnesini motiflerle süslediği bilinmektedir. Bunun yanında insan psikolojisinde yer alan boş yüzeyleri doldurma tutkusu da süsleme olgusunun ortaya çıkmasında önemli unsurdur. Giyilen ve kullanılan eşyanın çeşitli yollarla süslenerek güzelleştirilmesi, insanın kendini süsleme yoluyla ifade etme isteğinin bir sonucudur. Bunun için daima yenilik peşinde koşmuştur. İşleme, halen geçerli olan, genellikle 'kasnak' veya 'gergef' adı verilen araçlara gerilen deri veya kumaşa, çeşitli renkteki ipek iplik, altın gümüş, sim ve iğne aracı kullanılarak uygulanan yüzey süsleme sanatıdır. Başlangıçta tabaklanmış deri veya parşömen üzerine uygulanmışsa da daha sonra, genellikle dokunmuş kumaş üzerine uygulanmıştır. İğne ile yapılan işleme, dantel, örgü ve dikiş gibi tekniklerden farklıdır. 
İşlemenin Tarihi: 
MÖ 7000 yıllarına dek uzandığı bilinen Hitit uygarlığının (MÖ.2000) merkezi alacahöyük'te yapılan kazılarda bulunan kenevir parçaları, dokunmuş kumaş kalıntıları ve Hitit kabartmalarında görülen elbiseler üzerindeki süslemeler, işlemelerin varlığının kanıtıdır. Anadolu’da eski Frig (MÖ.100-700) yerleşim bölge köylerinden toplanan el işleme ve dantellerdeki motif ve desen anlayışı ile Frig-Hatti kültürüne ait motiflerdeki benzerlikler dikkat çekicidir. Lidyalıların (M.Ö. 668-587) Sard şehrinde yapılan kazılarda boyanmış kumaşlar üzerine işlenmiş örtü parçaları bulunmuştur. Türk işlemelerine ait ilk buluntular, MÖ.1- 3. yy.a ait olan Altay dağlarında, Pazırık yöresinde bulunan Hun prenslerinin mezarlarında görülmüştür. Bu mezarlardan çıkarılan eserlerin üzerinde görülen işlemeler genellikle aplike tekniğiyle yapılmıştır. Ayrıca birleştirici malzeme olarak ince deri ve keçe kullanılmıştır. MÖ.8. ve 9. yy.lar arasında yerleşik düzene geçen Uygur Türklerine ait duvar resimlerinde görülen soylu elbiselerinde zengin işlemeler görülmektedir. Daha çok aplike tarzında ki bu işlemelerin pamuklu kumaşlar üzerine yapıldığı günümüze kalan kumaş parçalarından anlaşılmaktadır. 11.yy.dan itibaren Anadolu topraklarına yerleşmeye başlayan Selçuklular beraberlerinde, Orta Asya-Şaman, Çin-Tao, Budist, İran-Mani ve Zerdüşt fikirleri temelinde bir kültür getirmişlerdir. (1) Bu nedenle bu dönem, Osmanlı kültürünün kaynak ve öncüsü olması açısından önemlidir. Türk işlemeciliğinin en parlak dönemi Osmanlı devrine rastlamaktadır. Osmanlı dönemi Türk işlemeleri, 'saray işlemeleri' ve 'halk işlemeleri' olarak iki ayrı çevrede üretilmiştir. Saray işlemeleri yüksek bir sınıfın kendi aralarında kabullendikleri bazı esaslara dayanır. Bunların desenleri günün modası ya da gerekliliklerine göre sarayda çizilip hazırlanır, buradan da kent atölyelerine ve dolayısıyla da halka yayılmışlardır. Oysa bu çerçevenin dışında kırsal kesimde yapılan işlemeler bu sistemden uzak kendi görenek ve dilekleri çerçevesinde şekillenmiştir. İşleme kompozisyonları, işlenen parçanın biçimine ve işlevine göre ya bütün yüzeyi kaplamış ya da eşyanın şekline göre düzenlenmiştir. Renkler; tek ve çok renkli olarak iki ana grupta toplanmıştır. Tek renkli işlemeler altın ve gümüş tel, sarı ve beyaz sim olarak, çok renkli işlemeler ise değişik renklerin birarada kullanılmasıyla oluşturulmuştur. Türk işlemelerinin yapımında biri masa biçimli diğeri yuvarlak kasnak olmak üzere iki tür gergef kullanılır. Yüzyıllar boyunca uygulanan işleme teknikleri çok çeşitlidir. Hesap işleri, yazma işi, dival işleri ve beyaz işler olarak başlıca dört grupra toplanabilir. Bunlar içinde en fazla kullanılan hesap işi tekniği olmuş ve işlemeler hemen hemen tüm tekstillere uygulanmıştır. Günümüzde Türkiye ve yurt dışındaki müzelerde 16.- 19. yy.dan kalma binlerce işleme örneği sergilenmektedir. Türk işlemelerinin en belirgin özelliği, başlangıçta hemen hepsinin doğal formlarının dışında, stilize edilmiş motiflerden oluşması ve gerçekçi tasvirlerden kaçınmış olmasıdır. 17. yy.dan sonra biçimlerde değişmeler olmuş, daha gerçekçi, daha doğaya yakın tasvirler görülmeye başlanmıştır. 
TEKNİKLERE GÖRE İŞLEMELER

Beyaz İşler:
İnce veya kalın beyaz kumaş üzerine beyaz iplikle işlendikleri için bu ismi almışlardır. Kendi içinde çok çeşitli işleme teknikleri bulunmaktadır. Daha çok son yüzyıllarda görüldüğü için Türk işlemeleri kapsamına girmezler. Antika, Antep işi, ajurlu veya delikli, sarma işlemeler olarak bilinenler bu gruba giren işlemelerdir. 
Antep İşleri 
Antik Antep işi, birman, mongol, demor, opel krep olarak bilinen ipek kumaşlar kullanılarak, genellikle bej veya beyaz renkli ipekli kumaşlara, kendi renklerinde kullanılan saf ipek ipliklerle birkaç aşamalı, birbirinden farklı işleme teknikleri ile yapılan bir nakış sanatıdır. Antep işinin uygulanacağı kumaşın en ve boy atkı ve çözgü ipliklerinin aynı kalınlıkta dokunmuş olma şartı vardır. Ayrıca nakışın görünürlülüğü için mutlaka düz kumaşa işlenir. Ketenler, pamuklu kumaşlar, renkli ipekliler, yöresel el dokuması kutnu kumaşlar, ödemiş ipeği, daha çok ‘antik Antep işi’nde kullanılan mongol, birman, krep, demor tipi ipek kumaşlara alternatif olarak kullanılır. Tarihçe Antep işi, ilk defa Antep ve çevresinde ev hanımları tarafından yapıldığı için bu adı almıştır. İşlemelerin eski Türk işleme karakterini taşıması bu işlerin yerli halk tarafından yapıldığını göstermektedir. Antep işlerinin hangi yıllarda başladığı kesin olarak bilinmemekle birlikte, 1850'lerde ilk olarak, Gaziantep'in köylerinde erkeklerin başlarına giydikleri terliklerin, damat giysilerinin paçalarının işlendiği, şehirlerde daha sonra ipek kumaşlar üzerine ev tekstil ürünlerinde kullanıldığı bilinmektedir. İşleme Tekniği Dokunmuş kumaşın en ve boy atkı ve çözgü iplikleri kesilerek, istenen motifin uygulanacağı alanlar oluşturulur. İşlenecek motiflerin kumaşta yer alacağı alanın oluşturulması çok önemlidir. O nedenle Antep işi halk arasında tarif edilirken, ‘önce kumaşı söküp, sonra nakışla dokuyoruz’ denmektedir. Antep işi 'susma' ve 'ajur' olarak bilinen ve çok çeşitli modelleri olan, nakış türlerinin birlikte uygulandığı zengin bir tekniktir. Günümüzde işleme tekniği bozulmadan sim, renkli iplikler ve yardımcı nakış iğneleri kullanılarak yapılmaktadır. Antep işi daha önce sadece ev tekstil ürünlerinde kullanılırken, bugün, takıdan panoya, giysi süslemelerinden gelinliğe kadar birçok yeni tasarımı nakışla buluşmuş çok farklı bir ürün yelpazesi oluşmuştur. Yazı (Antep İşleri): Jale Özaslan / Antep İşi Kadkoop Kurucusu 
DİVAL İŞLERİ (Maraş İşi)
Genellikle kadife ve ipek kumaşlar üzerine uygulanmıştır. En gösterişli, görkemli elbiseler (örn. Bindallı, üç etek vb.) de kadife kumaşlar tercih edilmiştir. Dival işlemelerde metal ipliklerin kullanıldığı yüzey, işleme tekniği nedeniyle rölyefli bir görünümdedir. İşleme yapılırken kumaşın belli bir ölçüde gerilmesi gerektiğinden gergef kullanılır. Dival işlemeler Maraş ilinde çok yapıldığı için ‘Maraş işi’ olarak da adlandırılmıştır.

HESAP İŞLERİ
Bu teknikle yapılan işlemeler, her iki yüzü de kullanılan çevre, havlu, uçkur, hamam takımları, örtü ve peşkir gibi eşyalarda uygulanmıştır. Hesap işi uygulanacak kumaşlar, atkı ve çözgü sayılabilecek seyreklikte ve bezayağı dokuludur. Düzenli ve seyrek dokunmuş keten, pamuklu, yünlü ve ipekli el dokumalarının seçildiği bu tür işlemelerde; ipek pamuk, yün, mat ve yumuşak bükümlü ipliklerin yanısıra sim veya sırma (tel sim) metal iplikler kullanılır. Hesap işiyle yapılan motiflerin daha belirgin olmaları için genellikle çevrelerine sırma, sim veya koyu renk iplikle çerçeve yapılır ki, buna ‘ gözeme’ denir. Hesap işi tekniklerinden bazıları aşağıdaki gibidir. Bu tekniklerden mürver ve tel kırma dışında tümünün, kumaşın iki yüzünde de görünüşü aynıdır. 
Düz hesap işi; düz iğne de denilen bu teknik, en basit işleme şeklidir. 
Verev hesap işi; düz iğne tekniğine çok benzer.
Muşabbak; bu teknikte ortaya delikli bir işleme türü çıkar. Muşabak ve mürver gibi delikli işleme tekniklerinde, kumaşın yüzeyinde oluşan gözler iplik çekerek değil, iplikleri toplayarak yapılır.
Mürver; muşabbak gibi kafesli olan bir işleme türüdür ve sayma esasına dayanır.
Pesent;
Türk işlemelerinde en çok kullanılan tekniktir, atkı ve çözgü ipliklerinin sayılmasıyla yapılır. Bu teknikte genellikle değişik renkte ipek veya bükülmüş iplik kullanılır ve buna ‘tahrirli pesent’ denir. Bu teknikte renkler çok iyi belirlendiğinden çiçek motiflerinin işlenmesi için çok uygundur.
Susma;
Arada tek bir tel bırakarak uygulandığı için ipliklerin arasında yalnız bir iplik bulunan şekiller meydana gelir.
Kesme;
kumaşın atkı ya da çözgü ipliklerinden belirli miktarı çekilerek çıkartıldığı bir tekniktir. Bu teknik daha çok bordürlere uygulanır. -
Civankaşı; hesap işi ve Türk işinde desen içi doldurmada veya kenar suları yapmada, Antep işinde desen yapmada kullanılır. Uygun renkler, bir rengin tonları veya sim ile çalışılır.
Tel Kırma (Bartın işi) ; teknik ve malzeme açısından diğer işlemelerden farklıdır. Kumaş kasnağa gerilerek çalışılır. İşleme yaparken tel, makas kullanılmadan koparıldığı için bu adı almıştır. Diğer adı ‘Bartın işi’ dir. Altın, gümüş tel ile işlenir. 16 ve 17.yy.larda bakır tel de kullanılmıştır. Özel başlı basık gümüşten bir iğne ile işlenir. 

YAZMA İŞİ İŞLEMELER 
Hesap işlerinin dışında özellikle eski Türk işlemelerinde en fazla kullanılan tekniktir. Delikli malzeme üzerine ipek veya ipliklerle işlenmişlerdir. Çok çeşitleri olmakla birlikte en önemlileri aşağıdaki gibidir.
Kanaviçe; Aynı ismi taşıyan, delikli kumaşın üzerine yapılacak olan örneğin, sayılarak çıkartılmasıyla oluşturulur. Benzer bir teknik de ‘etamin işi’ dir. 
Kasnak işi; kasnak veya gergefe gerilerek uygulanır. Zincire benzediği için ‘zincir işi’ de denmektedir. Bu teknikle işlenen herhangi bir motifin dairesel olarak işlenmesi gerekir. 
Çiniğnesi; görünüşü pesent işine benzer ancak işleme tekniği farklıdır. Aynı renkte fakat ayrı tonlarda üç veya dört renk bir seri olarak değişir. Koyudan açığa doğru renkler birbiriyle kaynaşmış görünür. 
Balık sırtı; İplik saymadan motifin şekline uygun olarak çalışılır. Kolay ve çok kullanılan bir tekniktir.